Basın-yorum bölümümüze konuk olan makale "Altı Milyarı Hatırla!" Scientific
American dergisinin Ekim sayısından geliyor. Ünlü İngiliz şair Dylan Thomas'ın
dizelerine atıfta bulunarak "Binlerce yıl boyunca sönen ışığa öfke gösterdik. Bilim bizi o
güzel geceden kurtarabilecek mi?" diye başlayan makale Michael Shermer tarafından kaleme
alınmış. Shermer Skeptic'in yayıncısı
ve "How We Believe", Türkçesi ile "Nasıl İnanıyoruz" adlı
kitabın yazarı. İngilizce Sceptic kelimesi Türkçe'de kuşkucuya denk düşüyor.
Shermer, bu makalede "ölümün önlenmesi ve hayatın uzatılması" üzerine getirilen çeşitli öneriler
konusunda kuşkularını belirtirken, getirilen çeşitli
önerilere haklı ve gerçekçi eleştiriler getiriyor.
Her kültürde ölüm hakkında çok şey yazılmış,
söylenmiştir. Bizim kültürümüzde yer alan "Her derdin vardır bir çaresi, lakin ölümden başka" bir atasözü
olarak en çabuk aklımıza gelen oldu burada. Kütüphaneler dolusu şiir, nükteli söz çıkar karşımıza, eğer araştırmaya
kalkarsak, ölümün gerçekliği hakkında. Evet, bu noktada Shermer'in yazdıkları üzerinde biraz göz
gezdirelim:
"Bugün ve 2123 yılları arasında, insanlığın başına altı milyardan
fazla insanın ölümüne yol açacak, çok büyük boyutlarda bir trajedi
gelecek. Ciddiyim. Washington D.C.'deki Nüfus Danışma Bürosundaki
bir nüfus bilimci olan Carl Haub'a göre, M.Ö. 50000 ve 2002 yılları
arasında yaklaşık 106 milyar kişi doğdu. Dünya nüfusu şimdilik yaklaşık
6.3 milyar civarında. Bizden önce doğan yaklaşık 106 milyar insanın
hepsi öldü. Geçmişin geleceğe anahtar olduğundan yola çıkacak olursak,
bu demek oluyor ki önümüzdeki 120 yıl içinde (bugünün maksimum yaşam
süresi), 6 milyardan fazla insan aynı mukadderatı paylaşacak. Ve bunun
hakkında yapabileceğimiz hiçbir "kahrolası" şey yok. Yoksa var mı?
Tarihimizin büyük bölümünde insanlar bu gerçeğin üstesinden gelmeye
yardımcı olmak için sadece duaya ve şiire yönelebildiler. Bugün bilim
adamlarınca bize, sadece ölümsüzlüğün kendisi için olmasa da, en
azından ömrün olabildiğince uzatılması üzerine bazı alternatifler
öneriliyor. Hepsinin temeli bir miktar bilime dayanıyor, fakat kimse
şimdiye kadar bilimsel doğrulama kabilinden bir şey elde etmedi." diyor Shermer
yazısının başlangıcında ve sonra "neredeyse ruhaniden, neredeyse gülünce" diye
sıraladığı listesine geçiyor.
Listeyi incelerken, aklıma yıllar önce
seyrettiğim bir film geldi. "Daima Genç" ti ismi ve Mel Gibson'du "daima genç" kalmasını
beklediğimiz kişi. Bir askeri deney sözkonusuydu ve Gibson'un oynadığı karakter dondurulacak ve
belirli bir süre sonra çözündürüldüğünde "beklenildiği kadarıyla" genç olarak kalkacaktı ayağa.
Ne var ki operasyonun başındaki kişi öldüğünden, deney makinesinde unutuluyor ve yıllar sonra
bölgede oyun oynayan bir çocuk tarafından kurtarılıyordu. Bundan sonra yıllar önce terkettiği
sevgilisini aramaya koyuluyordu. Evet, olabildiğince saçmaydı, ama
son noktası vurgucuydu: "Çünkü, dondurma işlemi karakteri genç bırakmamış, sevgilisine
kavuştuğunda gerçek yaşının gerektirdiği görünüme dönüşmüştü." Bu kısa notu buraya yazmamı sağlayan
etken Brehmer'in listesinde yer alan "Dondurarak Ölümsüzlük" oldu. Bu teoriyi ileri süren
hayalperestlerin dayanakları Brehmer'e göre: "Don! Bekle! Yeniden Canlan!". Brehmer, devamında
fanteziyi yorumlarken:
"Teoride güzel görünebilir, fakat hala bir cesetçik olduğunuzu unutmayın. Ve dokunuz çözündürüldüğünde, hücreleriniz
bir lapa halini alacak. Bu aradaki elektrik faturanızı ödemeyi de unutmayın!"
diye belirterek teorinin imkânsızlığını
ve gereksizliğini şaka yollu belirtiyor.
Copyright © 2004 İnsan ve Bilim.com Her hakkı saklıdır. Burada
yayınlanan hiç bir makale,haber veya grafik sahibinin yazılı izni
olmadan kopyalanamaz, yeniden yayınlanamaz veya her hangi başka
bir şekilde kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Makale kaynağı
açık olarak belirtildiği takdirde link verilebilir.
Görüşlerinizi insan ve bilime yazabilirsiniz.
Sponsor olmak için insan ve bilime e-posta gönderebilirsiniz.