TRAVMAYA
MARUZ KALAN ÇOCUKTA İLK YAKLAŞIM
Dr.İhsan Koşumcu
En sık
yaptığımız ameliyatlar travma ameliyatları
değil, en sık gördüğümüz hastalar da travma
hastası değil , ama travma çocukların en önemli
ölüm nedeni.
1-4 Yaş Mortalite nedenlerini incelersek %50'sinin
nedeni kazalara bağlı travmalardır. %10
malignansi, %5 konjenital malformasyonlar, %35
enfeksiyon ve metobolik hastalıklar gibi diğer
nedenler sorumludur. Türkiyede tam veriler elimizde
yoksa da ABD'de çocukların %30'unun travmaya maruz
kaldığını biliyoruz Bunların çoğu minör ve
ABD'de 22 milyon çocuk travmaya maruz kalıyor,
15.000 çocuk travma sonucu hayatını kaybederken 2
milyonunda geçici 100.000 inde kalıcı sakatlıklar
ortaya çıkmaktadır.Bu travmaların önemli kısmı
önlenebilir olmasına ramen son 10 yılda sadece
yanıklarda önlemede başarı sağlanabilmiştir.
Hepimizin bildiği gibi çocuklar erişkinlerden
farklıdır. Bu durum travmaya maruz kalan çocuklar
için de geçerlidir. Travmaya maruz kalmış çocuk
ve erişkin arasında travmaya cevap ve tedavi olarak
farklılıklar vardır.
Öncelikle kazaya uğrayan çocuklar genellikle
küçük yaşlardadır ve kendilerini kazadan koruma
konusunda erişkine bağımlıdır. Daha hareketli ve
araştırıcı olan erkek çocuklar kazalara daha
açıktır.
Çocuğun travma sonrası fizyolojik cevabı da
çocuğun yaşı ve gelişmişlik durumuna göre
değişir.
Yaş küçüldükçe muayene eden için ağrının,
hassasiyetin tespiti ve lokalize edilmesi hızlı
karar aşamasında problem yaratır.
Şiddetli ağrı ve anksiete ilk muayenede paradoks
reaksiyonlara yolaçabilir. Erken dönemde bu da
önemli bir problemdir. İyi bir psikolojik durum
sağlanıncaya kadar doktoru yanıltıcı ve işini
zorlaştırıcı bu faktörün acil ortamına,
çevreye, aileye ve sağlık personeline bağlı
olduğu unutulmamalıdır. Depresyon, gelişim
aşamalarında regresyon, düşmanca davranma ve
deliryum hali gözlenebilir. Bazı çocuklarda durum
iyice güçleşir, çocuk tıbbi yaklaşımlara izin
vermez, serumunu, flasterleri, sondalarını çekerek
kendine zarar verebilir.
Çocuğa yapılacak her girişimde çocuğun gelişen
büyüyen bir insan olması öne çıkan kriterdir.
Buna çocuk kırıklarının farklı yaklaşımla
tedavi edilmesini ve çocukta travmatik dalağın
korunması gerektiğini örnek olarak
verebiliriz.çocukta travmatik dalağın korunması
gerektiğini örnek olarak verebiliriz.
Özellikle küçük çocuklarda yaşa bağımlı
olarak çeşitli organ sistemlerinin tam gelişmemiş
olması yaklaşımda dozaj ve yöntem faklılıkları
gerektirir.
- En önemli
farklardan biri kan hacmi / vücut oranı
farklılıklar gösterir. Bu nedenle
özellikle bebeklerde nisbi olarak az
miktarlarda kanama bile önemli olup erken
replasmanı gerekir. Adölesanlarda bu
kayıplar iyi tolere edilir.
- Yüzey /
ağırlık oranı erişkine göre yüksek
olduğundan buharlaşma ile olan sıvı
kaybı ve ısı kaybı çocukta yüksektir.
Küçük çocuklarda buna özellikle dikkat
etmek gerekir.
- İlave olarak
çocukların derisi incedir ciltaltı yağ
dokusu yok denecek kadar azdır Bu nedenle
hipotermi riski yüksektir ve regülasyon
ortam sıcaklığı ile direk
bağlantılıdır. Isı regulasyonunun
tamamlanması 10 yaşlarına kadar devam
eder. Bebeklerde travma esnasında verilen
yüksek miktarlarda sıvı özellikle
hipotermik gelen çocukta hipoglisemi, asidoz
ve apne gibi problemler yaratabilir. Böyle
bir ihtimal varsa sıvıların ısıtılarak
verilmesi gerekir.
- Resusitasyonda
problem yaratabilen diğer bir faktör
metebolik asidozdur. Özellikle yine bebekler
şok sonrası asidoza girmeye meyillidir.
Ancak asidoz genellikle uygun sıvıların
verilmesi ile çabuk düzelir.
- Çocuklar hem
şokta hem de hipotermide iyi kalp rezervine
sahiptir ve myokard fonksiyonları problem
yaratmaz ancak periferik damar cevabı iyi
değildir. Özellikle iki yaşından küçük
çocuklarda sıvı ayarlamasında bu durum
yanıltıcı olabilir.
- Çocuğa
özgü olan bir yanıt da kritik organların
kan ihtiyacının GİS yatağından
karşılanmasıdır. Bu nedenle çocuklarda
travma sonrası ileus ve gastrik dilatasyon
dediğimiz durum daha sık görülür.
Travmatik çocuklarda gastrik dilatasyonun
bir nedeni de taşipnedir. Artmış gastrik
dilatasyon kusma aspirasyon riski,
diafragmayı iterek solunum sıkıntısı
gibi problemler yaratır.
- Çocukların
akciğer sistemleri aslında doğumu takip
eden aylarda oldukça iyi gelişir. Ancak
hızlı büyüme dönemi diyebileceğimiz 4
yaş altında artmış vazifesi nedeni ile
akciğerlerin yedek kapasitesi düşüktür.
Yine bebeklerde toraksın genişleme
yeteneği kısıtlı, hava yolları dar ve
tıkanmaya eğilimli, yutma fonksiyonları
gelişmemiş olduğundan pnömoni, atelektazi
ve aspirasyon riski yüksektir.
- Böbrekleri
ele alırsak 6 yaş altında travmaya böbrek
cevabı gelişmemmiştir. Hem dehidratasyon
hem de sıvı yüklemeye karşı hassastır.
Küçük bebeklerde sıvı yüklemesi ödem,
yetersiz sıvı verilmesi de metabolik
problem demektir.
- Organlar ve
vücut oranları farklıdır. Örnek olarak
kafa travmaları çocuklarda mortalitenin
başlıca nedenidir. Çocuklarda baş
erişkinlerle kıyaslarsak vücuda göre daha
büyüktür. Bu nedenle künt travmalarda
daha büyük bir hedef olur. Görülme oranı
travmaların 3 / 4'üne kadar
çıkabilmektedir. Kafa travmalarında
multitravmanın daha sık olduğu
bilinmelidir. Ciddi kafa travması ile olan
multitravmalarda ilk resusitasyon önemlidir.
Çünki bazı serilerde bu hastaların
mortalitesinin %70 lere çıktığı
bildirilmektedir. Kısaca bahsedecek olursak
kafa travmalarında en sık görülen lezyon
beyin ödemidir. Subdural hematomlar daha
sıktır ama belirgin bulgusu olmadığından
acil kraniotomi gereksinmesi daha azdır.
- Erişkinlerde
penetran travma oranı çocuklardan çok daha
sıktır. Çocuk travmalarının %80'inden
fazlası künt travma tipindedir.
Motorlu araç
kazaları, bisiklet kazaları düşmeler ve yanıklar
çocuklarda ciddi travma nedenleridir. Çocukların
çoğu kazaya evlerinin yakınında maruz
kalmaktadır. Aslında bunların çoğunu ihmal
olarak nitelendirmek de mümkündür.
Yine kısaca bahsetmek gerekirse sadece pediyatrik
vakalarda görülen tek travma tipi doğum
travmasıdır. Pnömotoraks, kırıklar, periferik
sinir zedelenmeleri, kafa içi kanama hatta karın
içi organların zedelenmesi mümkündür. En sık
raslanan periferik sinir travmaları fasial sinir,
brakial pleksus ve frenik sinirdir. Sık görülen
kırıklar ise klavikula, humerus ve femur
kırıklarıdır. Diz çıkması görülebilir.
Karın içinde de KC-dalakta subkapsuler hematomlar,
adrenal hemoraji, daha nadir olarak renal
yaralanmalar görülebilir. Yine takılan katetere
bağlı farinks trakea perforasyonları
görülebilir.
Diğer organlardan bahsedecek olursak mesane
bebeklerde tam olarak pelviste yer almadığından
iyi korunmayan bir organdır. Karaciğer, dalak,
böbrekler ise erişkine göre abdominal olmaktan
çok alt toraks duvarının koruması altındadır.
Ancak böbrek daha hareketlidir daha kolay etkilenir.
Acil Serviste travmaya uğramış bir çocukla
karşılaşınca ne yapmamız gerekiyor? Bütün
travmaları incelediğimizde şöyle bir şey
görüyoruz
Her yaş için
(erişkinler dahil olmak üzere) travmaya bağlı
ölümlerin %50'si kaza sahasında, %30'u ilk birkaç
saatte, % 20'si ise günler ve haftalar içinde
olmaktadır. Uygun yaklaşım ve süratli tedavi ile
travmalara bağlı ölümlerin yarısını yaşatmak
mümkündür.
İlk Yaklaşım ve
Resusitasyon
Konumuz çocuk olduğundan kaza sonrası acil servise
getirilen her yaştaki çocuğa uygun hava yolu ve
damar yolu açmak için gerekli materyalin elinizin
altında olması birinci ve yaşamsal şarttır.
İkincisi de çocuklarda girişim deneyimidir. İlk
acil müdahaleyi takiben hikaye bizim için çok
önemli. Olayı gören, bilen kişi varsa oluş
şekli ve zamanı tespit edilmelidir. Daha önce
bahsettiğimiz gibi çocuktan bilgi almak erişkine
nazaran daha güçtür. Olayın haricinde çocuğun
aşı durumu ve ilave hastalıkları da
sorulmalıdır.
Acilde yaklaşım başlıca iki aşamada
değerlendirilebilir.
- Acil yaşam
desteği ve stabilizasyon.
Ana esaslar erişkinden farklı değildir.
Açık hava yolu, solunum, dolaşım desteği
vs. Acil yaşam desteğini takiben
stabilizasyon sağlanmışsa
- Tanısal
incelemeler ve cerrahi öncelikler
değerlendirilmeye başlanır.
Devlet Hastanemiz
için düşünülürse ilk bölüm ilk yardım veya
acil ekibinin sorumluluğunda, İkinci kısım (takip
ve cerrahi müdahale) daha çok branş hekimleri ile
ilgili.
İlk inceleme
- Yeterli hava
yolu sağlamak
- Solunum
- Yeterli damar
yolu
- Dolaşımın
desteklenmesi
- Hızlı
nörolojik inceleme
Sekonder inceleme
(hasta stabilse)
- Tanısal
çalışmalar
- Cerrahi
önceliklerin saptanması
Beyinde major lezyon
Göğüs-karın lezyonu
Periferik damar lezyonu
Kırıklar
İlk
inceleme ve Havayolu
Her ne kadar çocuklarda servikospinal zedelenme
erişkine göre daha az görülürse de hastada boyun
kırığı olabileceği düşünülerek
yaklaşılmalı ve taşımada dikkat edilmelidir.
Hava yolunun özellikleri :
- ufak
çocuklarda larinks daha önde ve daha
üsttedir.
- Hava yolu
rölatif olarak daha dardır ve kolayca
tıkanabilir.
- Bebeklerin
vücuda oranlanınca daha büyük kafaları
ve daha kısa boyunları vardır.
- Hava yoluna
göre dil daha büyüktür ve mandibula daha
küçüktür. Bu nedenle bebekler burundan
solumaya mecburdur ve burnun açık olması
önemli.
- Gelişmemiş
trakeada düz kas daha çok olduğundan
bronkospazm riski çocuklarda daha yüksektir
ve aspirasyon bronkospazmı kolayca
tetikleyebilir. Bronkospazm gibi yada üst
hava yollarında yetersizlik gibi durumlarda
distal hava yolları da kollabe olarak
problemi artırabilir. Böyle bir durumda
çocuğun akciğer yedekleri sınırlıdır
ve entubasyon gerekir.
Çocukta
kronikleşmiş büyük tonsiller varsa veya yüz
kırığı varsa bunlar da hava yolunu kapayan neden
olabilir. Hava yolunu diş, kan yada mideden gelen
maddeler de tıkayabilir.
Solunum fonksiyonlarının bozulmasına SSS'indeki
problem, ağır toraks travması, gastrik dilatasyon,
karın distansiyonu da neden veya ilave olur.
Hava yolundaki
tıkanma solunumun güçleşmesi, burun kanadı
solunumu, interkostal çekilmeler, wheezing, stridor
ve syanoz ile kendini belli eder. Hipoksinin artması
ile ajitasyon, deliryum veya ciddi mental depresyon
ortaya çıkar.
Bu durumda ilk olarak hava yolunun aspire edilerek
sekresyonların ve mevcut yabancı materyalin
temizlenmesi gerekir. Basit bir çene kaldırma bazen
iyi bir havayolu temin edebilir. Maske solunumu da
etkili bir yoldur. Airway konulması dilin havayolunu
kapamasını engellemesi için yardımcıdır. Hava
yolundandaki tıkanıklığın kalıcı olduğu
düşünülürse endotrakeal entubasyon
yapılmalıdır. (Tüp için uygun boy genellikle
hastanın serçe parmağı kalınlığıdır) Ancak
boyun ekstansiyonunun sakıncalı olduğu durumlarda
uygun değildir.
Mümkün ise endotrakeal entubasyon öncesinde bir
süre maske ile havalandırmada yarar vardır. Tüp
tespitinin ağız köşesinin üzerinden yapılması
dilin çıkarılması ve çenenin açılması ile
tüpün çıkma ihtimaline karşı uygun olur.
Özellikle maske ile havalandırmada gastrik
dilatasyonu azaltmak için nazogastrik
takılmalıdır. Yüz kırıklarında nazogastriğin
kraniuma geçme ihtimali varsa orogastrik olarak
takmakta fayda vardır. Nazogastrik ileride
gelişebilecek gastrik dilatasyonu ve aspirasyon
riskini azaltmak için özellikle sevkedilecek
hastalarda ihmal edilmemelidir.
Şok ve Dolaşım desteği
Güvenli bir havayolu ve solunum desteği
sağlandıktan sonra dolaşım değerlendirilir.
(ABC'nin C'si)
Yaşlara göre
vital bulgular
Yaş |
nabız |
KB |
Solunum |
0-1 |
120 |
80/40 |
40 |
2-5 |
100 |
100/60 |
30 |
6-10 |
80 |
120/80 |
20 |
Şok kendini genellikle klinik olarak belli eder.
Çocuklarda ve bebeklerde cildin dalgalı görüntü
alması, soğuk ve soluk ekstremiteler, kapiller
doluşun yavaş olması, hızlanmış ve
zayıflamış nabız, kalp seslerinin zayıf
duyulması, nörolojik cevapların kafa travması
yokken bile azalması şoku düşündürür.
Boyun venleri kollabedir. Tersine kollabe değil
genişlemişse pnömotoraks başta olmak üzere
toraks patolojisi akla gelmelidir. Küçük
çocuklarda solunum sesleri kolayca taşınır. Bu
nedenle klinikle pnömotoraks tanısı koymak kolay
değildir. Torasentez veya tüp torakostomi tanı
için yapılabilecek girişimlerdir.
Biliyorsunuz şokun çeşitli nedenleri var.
Çocukta şokun en sık görülen nedeni kan
kaybıdır. Ekternal veya ekstremite kanamaları
kompresyonla kontrol altına alınabilir. Şokun
için ilk adım yeterli damar yoludur. Kan grubu ve
kros için kan almayı takiben kaybın nerden
olduğunu saptanmalıdır.
Şoktaki hasta çocuksa damar yolu açmak oldukça
zor olabilir. Periferik kanül yerleştirilemezse
veya yeterli olmazsa safenöz katdown sık
kullanılan yollardandır. Femoral kateter tercih
edenler de vardır. •Venöz yol açılmazsa intra
osseöz infüzyon önerilmekle birlikte özel
kateterler olmadan uygulaması güçtür.
Güvenli bir damar yolu açılıp resusitasyon
sıvıları verilirken ilave damar yolları
açılmalıdır. Karın içi kanama şüphesinde
damar yolu diafram üzerinden açılmalıdır.
Kanama dışındaki nedenlerin şok nedeni olarak
varsayılması nadir olmaları nedeni ile hata olur.
* İlk verilecek kan miktarı 20ml/kg'dır. Bu miktar
erişkindeki gibi hipertansiyon ve kalp yetmezliği
problemleri olası olmadığından güvenle
verilebilir. Sıvı replasmanının hızlı ve
yeterli yapılması esastır. Yoksa reversible şok
irreversible hale gelebilir.
* Çocuklarda genelde kan temin oluncaya kadar Ringer
laktatı (veya %0,9 NaCl) tercih ediyoruz. Sıvı
resusitasyonu esnasında eksternal kanamalar
durdurulur, kırıklar immobilize edilir.
*Kanama odağı saptanmamışsa toraks, karın içi
kanama araştırılır.
*Sıvı replasmanına yeterli cevap alınamazsa
asidoz ve hipotermi akla gelmelidir.
* Bunlar yoksa karın içi hızlı kanama sözkonusu
olabilir ve acil laparotomi gerekir.
Acilde hastanın solunumu ve dolaşımı kontrol
altına alındıktan sonra sıra hastanın etraflıca
değerlendirilmesine gelir. Santral sinir sistemi
lezyonları başta olmak üzere hasta
değerlendirilir. Bu aşamaya sekonder yaklaşım
denebilir. Hastanın durumuna göre çeşitlendirilen
araştırmalara geçilir.
Karından künt travmaya maruz kalan çocuklarda %90
operasyon gerekmez. Yakın takip ve destekle
hastaların çoğunluğu toparlar. Bazı problemler
de bu takip esnasında ortaya çıkar. Jejunum-
duodenum duvarında nekroz, travmatik pankreatit,
akciğer kontüzyonu, geç renal ekstravazasyonlar
gibi. Bunlar ayrı bir yazının konusu.
Tekirdağ
Devlet Hastanesi Çarşamba toplantılarında 2001
yılında seminer olarak sunulmuştur.
Dr. İhsan Koşumcu